Finn - Adventure Time Set

13 Aralık 2016 Salı

〄JAPANESE INDUSTRIAL STANDARD SYMBOL U+3004

 〄
Basık tavandan dost da olurmuş. Bilemedim. Akla ziyan endişeler dökülür dudaktan, sahi ne diyorum ben!
Uzunca bir ara, çekti soluğumu ciğerimden. Neden hala bir konu yok aklımda sahiden?

    Durun durun anlatacağım bekleyin
    Durun bu son ikazım yemin ederim.
    Karınca kararınca döküntü karınca yuvalarını tahrip eden sellere sitemim..
    Standard sembol U+3004, bu benim son vehmim.

    Delinin, ben deli değilim demesi gibi
    Olmayışını kanıtlamak adına tüm çıkışların, onlar için deliliğinin göstergesi
    Uzatmadan söylemeli
Hüznün temelinde mor menekşeler nergizli

8 Ekim 2016 Cumartesi

Ses Bir İki

Zelzeleden çıkmış ruhlar adına konuşuyorum
Ses bir iki
Boşa geçen zamanlar nehrindeki salaklara söylüyorum
Ses üç dört
Akacak kan damarda durmuyor inan öğrendim yakın tarihte
Ses beş altı

Damağındaki şiir tadı da giderek kaybolduysa
Unutuyorsan sevdiğin çiçeğin kokusunu
Beklemiyorsa işten gelmeni evde bir kedi,
Yaşarken yaşam da anlamını yitirmiş gibi değil mi?

Yalnızlar karabasanlardan şikayet etmezler dikkat edin
Bilakis.. Vurduğunda saat dördü 
Dost bile ilan edilebilir, beyninin cumhuriyet meydanında..
Ses sanırım otuz- otuz beş

Yazmak bir kaç dakika değil belki ama
Biraz beklemeli, suyun demini çekmesi gibi
Daim olabilmek için her daim  
Yalnızca bir kaç kağıt eskitmeli

Selametle




20 Mayıs 2016 Cuma

Park Bekçisi

Nedimeler mi kurtaracak bizi?
Hep bir kedim yok diye değil mi bütün bunlar
Nerede bahsi geçen kadınlar ve güzel atlar
İçim buruk dersin, içim kırık, içim kaygı dolu; için batsın!
Ne zaman dokunsam ruhuma önce şimşekler çakıyor, sonra yine fırtınalar..

Parklar boş diyorum sana, parklar boş! Dük'e park desem anlardı!
Tahterevallinin öbür ucu boş; etrafı çocuk yankısı..
Yok.
Yok?
Parklar diyorum, parklar. Etrafına gerek çocuktan bekçiler.
İşi budur, bekçi dediğin korur, çocuk dediğin sever




29 Mart 2016 Salı

Belirginsizleşmek

Şayet bir kitap yazacak olsaydım ismini "Belirginsizleşmek" koyardım ki, tek başına bu denli yüklü miktarda anlam taşımanın zorluğunu çekenler arasında, ya da onu bunu boş verin tek bir kelimenin size verebileceği anlam bakımından ne kadar da zengin bir kelime. 

Belirginsizleşmek..
Beyninin içinde dolaşan sesler gibi, gözünü açtığın her ilk anda görmek istediğin şeyler gibi, rüzgara dayanamayan bir trafik levhası; dahası göç ettikten sonra eşini bulamayan başka bir yere de ayrılmamış turna gibi.

Belirginsizleşmek..
Kolu bacağı umuttan, aklı kıt küçük çocuklar gibi, umudu var aklı yok, yapamıyor ama bekliyor işte. Beceriksiz ama en güzelini hak eden gibi.

Belirginsizleşmek..
Tüm hayatı boyunca rötarlı olsa da tek sefer yapmış, tecrübesiz bir küçük pilot yüzünden eklemleri kırık evin balkonunda ölümü bekleyen uçurtma gibi.

Belirginsizleşmek..
Ben gibi, biraz sen gibi, kitabın kapağını açtığın ilk anda göreceğin Mehmet gibi. İçim buruk, aklına reset atmışlar! Anlamdan uzak, bir temizlikçi gibi.

Belirginsizleşmek..
Biraz belirmek biraz delirmek, adam kayırmak hissizleşmek, ve sönmek. Tömbekilerden nefret etmek, rüyanda ona sarılmak ve uyandığında ona benzeyen birini gördüğün ilk salisede, kalbin hiç pompalamadığı kadar vücuda kan pompalaması ve o kanın saç uçlarına kadar oluşturduğu baskı hissi.

Belirginsizleşmek..
Arta kalan şarkılarınızın her seferinde yanlışlarını ve dahası pişmanlıklarını, boğazına düzmesi gibi. 
Uzaklarda bir yerlerdeki annemin kokusu, yanında nefes alamadığım babam.

Belirginsizleşmek ne demek?
Görünmemek, gözlerinizin içinde baktıklarında arkandaki duvarın, üzerindeki süsü incelediklerini kabullenmek demek, sesinin kısılması karabasanları özlemle yad etmek, ve boktan bir özetle; tüm bunları kafanda hissedip her cümlende anlamasalar da yer vermek, sorduklarında ise "derdin bu muydu?" sorularıyla değersizleştirilmek.



24 Mart 2016 Perşembe

AYYAŞ HARFLER

Yazıyorum. Silmek nedir bilmeksizin yazıyorum. 
Bok kovasından farksız hayatlarımızı unutmak için yazıyorum. 
Üzgünüm yazıyorum. 
Delirmemek için yazıyorum. 
Bir sonraki cümlenin ne olacağını düşünmeden yazıyorum. 
Gözlerindeki dünyada kaybolmanın hissini yazıyorum. 
Umurunda olmadıklarıma inat yazıyorum. 
Özlemenin bir milyon tarifini yazıyorum. 
Beyin ölümümün gerçekleştiğini hissettiğim halde yazıyorum.

16 Mart 2016 Çarşamba

İMKANSIZ

Kaldırımına tutulmuş ölü yasemin çiçekleri
Milyonlarca yıl dans edip kavuşamayan yıldızlar
Tek kelime konuşmadan senelerce bakışan konaklar
Ölü bir adamın bir gün daha yaşama arzusu
Her harfin, göz kapaklarımı her açışımın nedeni sen 

Ölü bir surat ölü bir düş ölü bir adam
Ölgün bir surat Ölgün bir düş Ölgün bir adam/ruh
Kavuşamayız biz
Sen istemezsin
Kavuşamayız
Konaklara ayıp olur
Kavuşamayız

4 Mart 2016 Cuma

Bir Yanlış Daha

Yazmasaydım delirirdim demiş biri, iyi ki bunu söylemiş zira yazanlar buna bulunmasaydı atıfta, yazacak pek de bir şey bulamazlardı galiba.. Bu da yine bir diğer örnek sayılabilir.
Söyleyecek bir şeylerinin olduğunu iddiasındakiler söze başkalarının sözüyle başladığı anda, bir durun..
İçindeki minik yenilgilerin oluşturduğu büyük bir dağdan ya da bu dağın, kişinin içine sızmasını sağladığı göz korkusunun verdiği "kaybedişi" kabullenmesi ile başlaması demek.. Söze bir yenilginin kabullenilişi ile başlamak ve bunu vurgulamak kişiyi hatalar okyanusunda pek de utandırmaz..

Ben Ölgün. Unutulacak belki de hiç okunmayacak bu sayfalar, bildiğim en acı hikayelerdir... Bu da onun yüzlerce başlangıcından sadece biri..